15 Ekim 2011 Cumartesi

Çakışma-(Son Patlama) Bölüm-4

Floid Yansımaları
(Yakın gelecekten ipuçları )
Çarpışmadan 30 gün  sonra;

Dünyanın floid yansımaları görünmeyen tek alanı bile kalmamıştı 30 gün önce gerçekleştirilen deneyin insanlık üzerinde en psikoloji bozan etkisi buydu.. Aynı evren hatta dünya üzerinde farklı boyutlarda birbirinden habersiz yaşamların varlığı ortaya çıkmıştı..Ama onların bizden haberi yoktu ve onlarla iletişim kurmanın mümkünlüğü hala bilinmiyordu..
Floidler hakkında 2 tür hipotez söz konusuydu.
1-) aynı zaman dilimini paylaştığımız farklı boyuttaki yaşam formları
2-) Faklı zaman dilimini kullandığımız bizden önce yaşamış atalarımız veya bizden sonra yaşayacak olan çocuk ve torunlarımız..
Floidler insan boyutlarında el ve ayak uzantılarının belirgin olduğu, sıcak havalarda asfaltların üstünde tüten saydam buhar gibi olmadık zamanlarda salonunuzdan geçebiliyor veya yolda yürürken bir hayalet gibi içinizden geçebiliyordu. 
2.hipotez doğruysa eğer evrende bir zaman tüneli açılmış ve zamanda yolculuğun mümkünatını kanıtlar bir delil elde etmiş oluyorduk.
1. hipotezde ise şuana kadar hep yukarıda aradığımız farklı yaşam formlarının aslına yanımızda olduğunu farkediyorduk..
floidlerin bizim farkımıza varmadıkları ve bizi göremedikleri gayet ortadaydı deneyin tek kötü sonucu bu değildi..
Floidlerle iletişim kurabildiğini hatta bize çok önemli mesajlar getirdiklerini, onların deney sonucu burada olmadıklarını iddia eden fakat bunu bir türlü kanıtlayamayan şarlatanlar ortaya çıkmıştı. Her zaman olduğu gibi floidlerin gelecekten geldiğini ve bize istediğimiz haberi getirebildiklerini söyleyen, ödeme yaptığınızda küçük bir transa girip titremeyle çıkarak bir sürü maval okuyan büyücüler türemişti. Aslında gayette iyi para kazanıyorlardı.Fakat hiç biri işin ciddiyetini anlayamıyorlardı..

Floidlerin sayısı gündüzleri daha çok geceleri ise daha azdı ,bu bize onlarında bizimle aynı sistem içerisinde yaşadığının, güneş enerjisinden faydalandıklarının bir ipucusu olarak değerlendirilebilirdi.
Birlikte hareket etmeleri ise toplum bilincinin var olduğunun göstergesi olabilirdi.Floidlerle yaşamak cehennemde yaşamak gibiydi.
Zonlab'da ise 30 gündür hiçbir bilim adamı dışarı çıkamıyordu.. Zonlab bir bilgi karantinası merkezine dönmüştü.
 Zonlab'da Michael' den sonra ölümler devam etmiş yaşanan tersliklerde 19 bilim adamı daha hayatını kaybetmişti.

19 ağustos 2023 İsveç:

Garajında küçük bir araştırma laboratuvarı kuran İsveç'li bir bilim adamı herkesten habersiz ve illegal olarak dünyanın sorduğu soruya cevap bulmaya çok yakındı.. onda Floidlerin aradığı bir şey vardı ve bu onu yem olarak kullanmayı evine yapılan bir Floid saldırısında farketti.. Floidler Tanrı Tozunun peşindeydi. 
Bu bilim adamı Oscar'dı
Oscar Tanrı tozunun gücünü daha Zonlab kurulmadan farketmişti.. Zonlabda Antonio'nun yanındaki kişi Oscar'dı Antonio'nun beynini dini hurafelerle yıkamıştı ve istediği şeyi ona yaptırmayı başarmıştı Oscar'ın elindeki tanrı tozunun yalnızca bir kısmıydı. Onu Panel odasında Çarpıştırıcı on sette iken panel altlarındaki fiber optiklerden 2 günde çekmişti. Tanrı Tozundaki değer değişiklikleri bu yüzdendi..Bu girişimi diger panel odası görevlilerin 7 sinin ömürboyu hapsine michaelin ise hayatına mal olmuştu.. Tanrı tozunu İsveç'e götürebilmesi de yeni fiberleri almaya gitmesi ile gerçekleşecekti. Projeden atılacağını ve Bora'nın onun suçsuz olarak ayrılmasına izin vereceğini de biliyordu.. Peki nasıl ?
Floidler Cern'deki deney sonucunda Meydana gelen Tanrı tozunun boyut değiştirirken arkasında bıraktığı boyutlar arası geçitten kendi yaşam kaynaklarını geri alabilmek için gelmişlerdi. Fakat tanrı tozu cernde muhafaza altına alındığında ortaya çıkarttığı radyasyon sayesinde Floidlere görünmemişti. Oscarın elindeki tanrı tozunun yalnızca bir kısmı olduğundan Floidlerin normal hayat içerisinde yalnızca silüyet olarak gözükmesini sağlıyordu.. Floidler ilk defa Oscar deneyden ihraç edildikten 3 hafta sonra gözükmeye başlamışlardı. Buda Oscarın elindeki tanrı tozunu laboratuvarında işlediği tarihle aynı zamandı..
Oscar tanrı tozunu zonlab'daki gibi muhafaza etmedi radyasyonu engelleyebilmişti. bu sayede floidler tanrı tozunu görebiliyor, Onun, onlara göre aydınlattığı objeleri ve insanları da görebiliyor , iletişim kurabiliyorlardı.. 
Oscar floidlerin tanrı tozu için yaptığı saldırıda tanrı tozunu korumak için muhafazadan çıkartıp kaçarken etrafındaki floidlerin acı cekerek kaçmasıyla farketmişti. 

30 gün önce Zonlab:
-Leny çabuk kalemini ver!
Leny kalemini heyecandan önce yere düşürdü hemen aldı ve Oğuza uzattı
Oğuz micro chip'in zarar görmüş olmasından çok endişeliydi. kalemi aldı ve arkasındaki metal kısımla Michael in pad ini söktü işlemcinin altındaki micro chipi aldı ve Leny'e uzattı bu Leny'nin titreyen ellerine göre bir şey değildi.. tam o anda 3 sıra arkasındaki depo infilak etti Oğuz ve Leny şiddetle yere düştüler Oğuz endişeyle chipi sorar gibi Leny'e baktı Leny'nin 2 eli de çamurun içindeydi çamurun içinden sağ elini çıkardı ve chipi oğuza uzattı Oguz o anda dua eder gibi yukarı baktı ve kendi padini çıkarıp hemen Michael'in chipini yerleştirdi..
Padine raset attı ve Michael'in boynundaki Zonlab armasından* şifresini aldı. Pade girdi ve hemen reaktörün başına geçti pad eşleştirmesini yaptıktan sonra şifre onayı verdi Leny gözlerini kapatmış ve sonucu bekliyordu.
Son 30 sn kaldığında rezerv kapaklarının sesi duyuldu.. Tüm istasyon titriyor ve tireyerek enerjisini boşaltıyordu.. oğuz o anda kendini yere bıraktı ve sanki tüm stresi o an toprağa boşalmıştı. Derken telsiz çalışmaya başladı..
Ses Thun'un sesiydi hayatımızı kurtardınız Çocuklar..
Biri Hariç Dedi Oğuz.. Michael , Michael ı kaybettik..
Derin bir sessizlikten sonra asansör kapısı açıldı 3 kişi Leny ve Oğuzu yukarı çıkarttı..
Michael'in Ölümü Zonlab'da moralleri adeta yere çakmıştı.
Bora Michael'in raporunu hazırlar hazırlamaz tüm birim başkanları ile toplantı yapıp sistemi gözden geçirdi.. birkaç küçük kırık dökükten başka bir sıkıntı yoktu. Sistem on set devam etmekteydi ve çarpışmanın gerçekleşmesine 5 gün kalmıştı..

30 gün sonra..
Oscar'ın Kurduğu düzenekte  Tanrı tozu yem olarak kullanılmıştı Onlardan birini yakalamaya kararlıydı. bir kafes oluşturdu radyasyonu dışarıya vermeyen sadece çizgi halinde tutabilen bir kafesti tanrı tozu muhafaza şekilde kafesin girişinin hemen karşısında kafesin dışında duruyordu ve Floid'ler  muhafaza halindeyken devamlı saldırı halinde idi. Kafesi çalıştırdı ve Floid'ler geldi.. Biri tamda istediği gibi kafesin içerisindeyken muhafazayı kapattı ve büyük bir ışık ile Floid'ler kaçmaya başladı tanrı tozundan çıkan ışık çok güçlü idi ve muhafaza kapandığı anda yavaş yavaş sönmeye başladı..
Oscar kısık gözlerle kurduğu kapana bakıyordu fakat ışık hala çok yüksekti..
biraz daha yaklaştı ve o mükemmel görüntüyü gördü..
Devam edecek..
http://iyiamakotu.blogspot.com
*Zonlab Arması : Zonlabda görevlilerin bilgileri olan ve kendilerine ait birim şifreleri yazılı olan askeri tip boyuna asılan metal..

11 Ekim 2011 Salı

Çakışma-(Son Patlama) Bölüm-3

Bölüm-3 Tanrı Tozu
Cern'de yapılan çarpıştırmada aslında bu deneyin beyinlerde parlaması adına önemli bir yol kat edilmişti.
Deneyde ortaya çıkan enerji etrafa dağılmamış ve inanılmaz bir şekilde birlikte kalmış kendi çekim gücü olan bir enerji topu şeklinde havada durmaktaydı. Bilim adamları önceleri bunun minyatür bir yıldız olabileceğini varsaysalarda, gerek etrafında herhangi bir sistem olmadığından, gerekse yapısı bakımından ve görülmemiş bir fiziğe ve biyolojiye sahip olmasından bunu kamuoyuna açıklamaktan vazgeçtiler..
Bu enerji topuna tanrı tozu adını verdiler.
Tanrı tozu bugüne kadar dünyada üretilmiş tüm enerjiden daha yüksek bir potansiyele ve radyasyona sahipti yapılan tektiklerde yanında yetiştirilen bitkilerde ve hayvanlarda ani ölümler gözlemlendi. 
Tanrı tozu 2012 de zararsız bir şekilde içindeki enerji kullanılabilir hale getirilerek muhafaza altına alındı. fakat bu İsviçre için 2. cernobil vakasını önleyemedi. günümüze(2023) gelindiğinde Dünyadaki kanser vakalarının %50 si İsviçre'de ortaya çıkmakta.
Tanrı tozunun bu deney için artısı ise Zonlabda enerji sıkıntısı olmayacak ve Zonlab deney için tüm enerjisini tanrı tozundan sağlayacaktı. Zonlab projesi normal yolda işlerse dünyanın güneşten sonra sınırsız, kendini yenileyebilen 2.bir enerji kaynağı olacak.

Zonlab 17 temmuz 2023 saat: 03:45

Laboratuvarda yönetim harici kimse çarpışmanın neden ertelendiğini bilmiyordu.Bu onların motivasyonunu bozabilirdi O yüzden Bora bunun bürokratik bir sorun olduğu açıklamasını yaptı. 
4 saat sonra Oscar gelecekti, 

Leny bilgi işlem dairesinde tünel taramalarını gözden geçiriyordu ,2 saat içerisinde Boraya raporlarını teslim etmeli ve gidişat dairesinde onaylatmalıydı. Taramalar sırasında panel dairesinde bir arıza olduğunu ve panellerin 3 tanesinin çalışmadığını fark etti. Raporu tamamlamadan kontrol odasına gitti.. Paul'a durumu izah etti ve Paul'dan gelen tepki onu şaşırtmıştı..
-Her şey kontrolümüz altında Leny..
Leny e göre durum öyle değildi 3 panelin çalışmaması için tek bir neden olabilirdi oda sabotaj.. Antonio'nun yokluğu onun gözüne çarpmıştı ve ;
-Bu bir sabotaj değil mi başkan? dedi sakin bir sesle.
Paul'un artık açıklaması gerekmekteydi. 
-Evet Antonio fiberlerin 3 tanesini kırmış ama kısa zaman içerisinde olay kontrolümüz altına alındı artık ekip 95 kişi Leny ..
-94 demek istediniz sanırım başkan..
-Paul'un o anda yüzü bir pandomim sanatçısı gibi bembeyaz olmuştu..
çünkü hiçbir daireye ekipler tek olarak giremezdi en az 2 kişi olmak zorundaydı ve panel dairesinde 8 kişi çalışmakta idi . Antonio'nun gitmesi ile kalan uzman sayısı 7 ye inmişti. 
Paul telsizle hemen Bora'ya ulaştı 
-Durum 7 kontrol odası 
Kontrol odası Bora'nın da gelmesiyle bir pandomim sahnesine dönmüştü.
-Tanrım yine ne var!
-Çok önemli bir ayrıntıyı atladık yetkisiz ekipler dairelere tek başlarına giremez Profesör..
-Bora'nın bir aksiliğe ve bir gecikmeye daha tahammülü yoktu.. Ve Oscar dahil tüm panel ekibinin projeden ihracına karar verdi.
"Proje ihraç Panel Odası" Dedi
 Yedek ekip talebi hemen İsveç'e yapıldı Oscar'ın gelmesine 2 saat vardı ve aynı uçağa yetiştirilmeleri söylendi..
Zonlabda bir anons geçtiğinde hiç kimse şüphelenmemişti çünkü genel anonslar rutin toplantılar demekti.
Tüm Panel Odası Ekipleri Kontrol Odasına..

Ekip Kontrol odasına girdiğinde güvenliklerle karşılaştı. Paul ve Bora odada yoktu. hiç bir açıklama yapılmadan interpool eşliğinde çıkışlarını yaptılar.

Oscar Bora'nın en güvendiği ekip lideri olmasına rağmen Boranın en ufak bir hataya tahammülü yoktu onu yargılama sürecinden kurtarabilirdi. Onun için sadece disiplinsiz davranışlarından dolayı projeden ihracına ifadesini kullandı.. 4 kişilik yeni panel dairesi ekibi uçağa geldiğinde ellerindeki belgeyi Oscar'a gösterdiler Oscar her zamanki gibi soğuk kanlıydı, böylesine bir projede çıkmış bir karar için itiraz etmenin hiçbir yarar getirmeyeceğini bilecek kadar da bilgiliydi. Ekipler Oscar'a teşekkür edip zonlab'a doğru yola çıktılar..

18 temmuz 2023 19:15
Yeni Panel Odası ekip başı Chriss Panellerin düzgün çalıştığına dair raporu Stephan a getirdi. Stephan 2 gün sonra rahat bir nefes almıştı. Stephan Telsizden Paula On sete geçebileceği şirfeyi verdi
-Paul 478 -768-8syh
-Tekrar Ediniz
-Paul 478 -768-8syh
-Tekrar Ediniz
-Paul 478 -768-8syh
-Onaylandı Komutunuz.
-On Set.
Paul' da haberi Bora'ya iletti Artık çarpıştırıcı on setteydi ve çıkarttığı büyük gürültü kimsede korku yaratmamıştı aksine tüm ekip bulunduğu bölgelerde alkışlar tutmaya başlamıştı.. Bu aslında gereksiz bir motivasyon sağlamıştı.. Sorun gereksizdi .. Ekiplerin bu on seti 2. alkışlamasıydı
Bora bulunduğu yerden duyduğu alkışları "umarım bu son alkışlamamız olur" diyerek eleştirdi.

Tanrı Tozu muhafaza odasında değer kontrol göstergesindeki kıpırdama kimsenin dikkatini çekmedi. Tanrı tozu değer raporları aksi komut girilmedikçe 2 günde 1 alınıyordu. Bu denli büyük bir enerjideki en ufak enerji değişimini uzmanlar fazlalığı depolara göndererek dengeliyordu geç kalınması çok vahim sonuçlar doğurabilirdi. Bunun için Zonlab Kurulmadan önce Önceleri kömür madeni olan Zonguldak'ın yer altındaki neredeyse tüm boşluklarına Enerji depoları kurulmuş ve bu depolarında yetmemesi durumunda depolardan dünyanın merkezine giden bir rezerv kuyusu açılmıştı.. yani Tanrı tozu bir yıldız gibi içinde patlamalar gerçekleştirerek enerjisini yükseltebiliyordu..
Fazla enerjinin depolanabilir kısmı depolanıyor fazlası ise dünyanın çekirdeğine gönderiliyordu..
an itibariyle Depoların %30 u doluydu..

19 Temmuz 2023 Saat : 04:00
Ekipler yalnızca 4 saat önce uyumuştu muhafaza odasında nöbet sırası Leny'deydi. Leny Projeye en çok sahip çıkan bilim adamlarının arasındaydı. ve gözünü bir an için Değer göstergesinden ayırmıyordu. kıpırdamayı o fark etti. hemen rapor aldı.. Gün içerisinde 2 değer değişimi daha olmuştu ve değerler patlama seviyesinden yalnızca 4 birim gerideydi.. Hemen Acil durum alarmı verdi. Verir vermez sanki deprem similasyon düğmesine basmış gibi tüm zonlab sallandı bu defa durum gerçekten ciddiydi ve acilen depolara enerji yüklemesi yapmak gerekiyordu.. tüm ekipler sarsıntıya uyandı.. Zonguldak'ın altındaki eski kömür ocakları bu sarsıntıya dayanabildiği için çok şanslılardı.. Böyle bir sarsıntı olabileceği kimsenin aklının ucuna bile gelmemişti. zaten bunu bilerek bu laboratuvarı buraya yapmak bir intihar olurdu..
Muhafaza odasına ilk gelen Muhafaza odası ekip Başkanı Thun oldu Telsizden Muhafaza odası ekiplerine "893 - Depo" Anonsunu geçti Depolarda vardiyalı olarak 1 kişi nöbete kalırdı. 2 kişi girişler yapıldıktan sonra diğeri nöbet süresi dolana kadar onu yalnız bırakırdı. Yerin altında bu iş zonlab daki en berbat iş olarak tanımlanırdı.. Bora Muhafaza odasına gelmedi .Uyanıp hemen kendi departmanına gitti ve işi işinde uzmanların çözmesini bekledi.
Thun Depodaki Nöbetçiyle irtibat sağlayamadı tekrarladı "893 Depo Kahretsin Uyuyor musun!" Depodaki kişi Michael'dı Sarsıntının etkisinden şoka girip bayılmıştı..
Cevap yok.
şimdi birinin acil depoya gidip Depo enerji kabulünü sağlamalıydı.. Leny Asansöre yöneldi yolda gördüğü ilk Zonlab görevlisinin kolundan tutup asansörde B-3 katına bastı. Depo bölümüne de tek kişi giremezdi.. Kolundan yakalanan şanslı kişi Oğuzdu Oğuz Elektronik mühendisi idi Oğuz Leny'nin yapabileceği en iyi tercihti ve muhafaza odasında Thun'dan sonra gelen en yetkili kişiydi. Depolara indiklerinde 2. sarsıntı gerçekleşti. Artık çok ciddiydi Gösterge kırmızının yalnızca 2 birim gerisindeydi ve sarsıntı çok sıklaşmaya başlamıştı. Tüm Zonlab Süblümleşebilirdi. Deponun içine girdiklerinde Michael küçük bir kız çocuğu gibi köşede şok geçiriyordu ..
-Burada hepimiz öleceğiz!
Leny hemen Depo enerji kabulünü sağladı.. Telsizden Olumlu yanıtını alan Thun Enerji depolama iznini verdi..
Enerji o kadar büyüktü ki Depo göstergesi Birden %79 u gösterdi yapılabilecek tek bir şey kalmıştı ve tanrı tozu yeşilden parlak maviye dönüşmeye başlamıştı. depolar aşırı ısındı her an bir tanesi patlayabilirdi Michael kendine gelmeye başlamıştı . Rezerv kuyusu açılması emri Thundan geldi ve şifreler yalnızca o gün görevli olan depo nöbetçisinin padine sistem tarafından gönderilebilmekteydi. Aksi taktirde tüm tanrı tozu enerjisi bilinçsizce rezerve gönderilirse bu dünyanın merkezindeki uyuyan enerjiyi aktif hale getirebilir ve volkanik patlamalara neden olabilirdi her şey kontrollü olmalıydı.. Michael'in ekranına şifreler geldiğinde Michael hızlı adımlarla uc deponun üzerindeki girdi ekranına bağlandı.. Şifreler upload edilirken ısınmadan dolayı patlayan depo beraberinde büyük bir sarsıntı ile tüm üzerindeki enerjiyi michael vasıtasıyla toprağa verdi..
Burası cehennem gibiydi. Oğuz ve Leny 2 metre ileriye savrulmuşlardı.telsiz bağlantıları yüksek enerji açığa çıkması nedeniyle hasar görmüştü. Rezervi açmak için yalnızca 10 dk ları vardı yoksa büyük bir patlama içten bile değildi.. Oğuz eski maden ocağı olan deponun üstünden bir parça kalas aldı ve kalasla Michael'in yanmış vücudunda boynunda asılı duran pad i almayı başardı.. sırt çantasından ekipmanını çıkardı ve yalnızca 7 dk kalmıştı. içindeki micro chipi çıkarıp kendi pad'ine takmaktan başka çağresi yoktu..
sisteme kendini Michael olarak tanıtıp şifreleri elde edebilecekti..
Devam Edecek..
http://iyiamakotu.blogspot.com

9 Ekim 2011 Pazar

Çakışma - (Son Patlama) Bölüm-2

Çakışma - (Son Patlama) Bölüm-2
Arıza

Saat 17:00'ye kadar Zonlabda her şey yolundaydı.. Ekipteki isveç'li Elektronik Mühendisi Oscar endişeli bir şekilde kontrol odasına girdi.
-Bir sıkıntımız var..
Oscar o güne kadar yaşanan sıkıntıların aksine birşeyler olduğunu ilk etapta anlatamamıştı vurgusunda.Aslında bu Oscarın Karakteristik bir özelliğiydi. Babası Norveç annesi ise Rus bir öğrenciydi Annesi ile babasının resmi olmayan ilişkilerinin sonunda dünyaya gelmişti ve Onu evlatlık olarak İsveç`li Karlson ailesine vermişlerdi.. Belkide bu soğukluğu Norveçli biyolojik babasından geliyordu.
Kontrol odasında günlük raporları izleyen yürütme amiri Paul :
-Sorun nedir Oscar..
-Bu defa ki farklı Acil toplantı haline geçmemiz gerekmekte. Lütfen çarpıştırıcıyı off sete al.(hiç olmadığı kadar endişeli)

Of set çarpıştırıcının tüm hazırlıklarını başa almak demekti çarpışmaya 5 gün kalmıştı ve off set çarpışmayı geçiktirmek demekti. Hadron çarpıştırıcısı on sete geçtikten ancak 7 gün sonra çalıştırılabilmekte ve bu durumda çarpışma ertelenicekti.

Paul hiç düşünmedi. Çünki Oscar İşinde mükemmel ve en ufak hatayı kabul edemiyecek kadar kendini bu işe adamış bir bilim adamıydı..
Paul elindeki telsize "Durum 7 kontrol odası" anonsunu geçti. ve elindeki belgelere bakmaya devam etti.
4 dk sonra içeriye Bora ve hadronun fikir babası Stephan girdi. Of set ışığını gördüğünde elini yüzüne koyarak sıkıntımız büyük sanırım dedi..
Stephan ve Bora Harvard da Fizik bölümünden aynı yıl aynı ortalamayla mezun olmuşlardı fakat 1.liği hadron çarpıştırıcısı fikri ile Stephan aldı.

Oscar sanırım 95 kişi kalacağız dedi ama bu giden kim olacak kimse bilmemekteydi.
-Sorun nedir bir an önce halletmeliyiz.. diyerek oturdu masaya Bora
-Sorun Ön paneldeki bilinçli arıza..
Bilinçli arıza ne demekti ?
Biri deneyi sabote etmek istemişti ama nasıl ? Buradaki 96 kişide alanında uzman ve arzulu bilim adamlarıydı..
- bugün Panel katında manyetik alan taraması yaparken 3 panelin tepki vermediğini gördüm panelleri kaldırdığımda fiber kabloların kırıldığını gördüm ki bu fiberlerin o panellerin altında kırılması imkansız..
-Arıza ne kadar zamanda giderilir ? dedi Paul.
-Olabilecek arıza için 2 yedek fiberimiz vardı 4 panelden 3 ünün arıza verebilecegini düşünmedik. 1 günde diğer fiberleri sipariş eder 2. gün onarım yaparız..
- Bora çok sinirlenmişti.. Nasıl ve Kim bunun cevabını istiyorum Oscar Dedi!
ZonLab da 96 kişi yani 8 grup çalışmaktaydı.. ve herkes kendi bölümünün dışında hiçbir zonlap odasına giremezdi. Panel odasında ise Oscar'la birlikte 7 kişi çalışmaktaydı olay biraz polisiyeye dönmek üzereydi Zonlab'da..
Bora Şuanda tam bir düş kırıklığına uğramıştı 7 kişi içerisinden içlerindeki sabotajcıyı bulmak zorundaydı. Oscardan çıkmasını istedi..
Paul , Stephan ve Bora 15 dk sessiz kaldıktan sonra Artık bir karar vermeleri lazımdı aslında bir felaketten dönülmüştü. Bu arıza farkedilemeseydi çarpıştırıcıdaki enerji panelden sızıp bir nükleer etkisi yapabilirdi. batı Karadenizin yerini büyük bir koy alabilirdi..
Binada sürekli izlendiklerini ve heryerde kameralar olduğunu herkes biliyordu fakat panel odasının içi deney sahası olduğundan kör noktada kalıyordu.Başka bir çözüm bulmak gerekti. Oscar içeri girdi ve personelden birinin acil hastahaneye gitmesi gerektiğini iç kanamadan şüphelendiğini söyledi.. Zonlabda tüm aksilikler üst üste gelmekteydi Bora eliyle gerekenin yapılmasını işaret etti..
Kontrol odasında kayıt yapmadan personel çıkışları yasaktı..personeller giriş ve çıkışlarını parmak damar haritasını bilgisayara okutarak yapmaktaydı.
Oscar Antonia yu çağırdı Antonio kimseyle pek konuşmayan bir  İtalyandı. işini yapar ve yemek hanede işi olmadığı zamanlarda düşünmesiyle meşhurdu Türk arkadaşları ona aşık Anto derlerdi.
Antonio odaya girdi ve eli sarılıydı tarama cihazının yanına geldiğinde sağ elini açtı ve parmağını okuturken paul O dehşet sahneyi gördü eli bileğine kadar morarmıştı ve cihaz elini algılamadı..
Paul üniversitenin bilgi işlem dairesinde çalışırken baş parmağını kaybetmişti ve direk o sahne gözünün önüne geldi. Paul fiber kablonun ucuna yanlışlıkla dokunmuş ve küçük fiber kabloları parmağına çok derin bir acı vererek batmıştı. bunu pek önemsemeyen Paul ertesi gün parmağını kaybetmiş biraz daha geç kalınsa kolunu bile kaybedecekti.
Paul  Antonio'ya
-Hangi bölümde çalışıyordun ?
- "Panel Dairesi Başkan" dediğinde bu büyük problem birden çözülmüştü hemde kendi kendine ..
Antonio Katolik bir ailenin çocuğuydu ve dini söylemlerden son zamanlarda çok etkilenmeye başlamıştı.. Bunu bilen katolik kilisesi mensupları onun beynini daha 1 ay önceden yıkamaya başlamışlardı tüm baskılara göğüs geren Antonio artık yenik düşmüştü.. Fiber kabloları kırmıştı ve bu onun eline mal olmuştu..
Paul:
-Adamımızı bulduk
Antonio:
Efendim ben... Dedi ve durdu masadan bir sandalye çekti ve sonunu bekleyen bir kurban gibi elini başına koydu..
Çok uluslu bir proje olduğundan Bora ayağa kalktı ve telefonunu açtı.. İnterpool'ü aradı..
179 milyar euroluk bir projeyi aksatmanın cezasının ne olabileceğini düşündü Antonio..
Boranın konuşması kısa sürdü..
Eğildi Antonio'nun yaka kartına baktı
-447-672R Hall Step dedi ve kapattı..
Antonio'ya dönerek .
-Kahve?
-Teşekkür ederim dedi Antonio ve ekledi. sizinle çalışmak onurdu..
Bora Bunu söylemeyi hiç istemezdi fakat "Üzgünüm ama ben aynı düşüncede değilim dedi" Proje sarkmıştı ve bu denli büyük bir projenin 1 gün sarkması 1 milyar dolar demekti..
Oscar' a dönerek bir an önce çalışmalara başlayın 1  gün sonra on Set e geçiyoruz dedi.
-Bu imkansız Dedi Oscar..
-Bora gerekeni yap diyerek işaret etti yine eliyle.. Bu onun stresli ve sinirli hallerinde kullandığı bir konuşma diliydi ve aksi bir şey söylendiğinde sonuçları çok kötü olabiliyordu..
Oscar o gece Ööel bir jet ile İsveç'e uçtu.
Dönüşü yarın olacaktı..
Devam Edecek..

Çakışma - (Son Patlama) Bölüm 1

Çakışma - (Son Patlama) Bölüm 1
Bilim Kurgu 
Yıl :2023 
Yer:Zonguldak

Dünyanın 7 Büyük ülkesi Türkiye,İngiltere,Rusya,Almanya,İsveç,Fransa ve İtalya Cern'de yapılan büyük hadron çarpıştırıcısı deneyi ardından kamuoyundan sakladıkları bir gerçeğin peşinde Türkiye'de Dünya'nın o ana kadar yapılmış en büyük Laboratuvarını kurmuşlardı..
Peki neydi bu sakladıkları gerçek?
Cern'de yapılan deneylerin sonucunda ortaya küçük ve anlık kara delikler çıkmış, kısa süre içerisinde kaybolmuşlardı. Fakat incelemeler sonunda yüksek teknolojili ölçümlerin ardında bir gerçek yatıyordu. Patlama oranları boyutunda anlıkta olsa minyatür bir evrenin başlangıç evresini gerçekleştirmiş ve deney boyutundan dolayı kaybolmuştu.. Yani büyük hadron çarpıştırıcısı bize evren hakkındaki en büyük sırrı vermişti..
Bilim adamları 2 ye bölünmüş ve 3 ülke projeden çekilmiş hatta kesinlikle onaylamamaktaydı.
Bu dünyanın sonu olabilirdi. Evren içinde farklı kurallara sahip 2. bir evren bütün her şeyi mahfedebilirdi..
Amaç hızla tükenen kaynakların oluşumları hakkında bilgiye sahip olmak , onların alternatif maddelerini üretmekti. bugün ki kaynaklara göre Dünyamız önümüzdeki 500 yıl içerisinde tüm yer altı kaynaklarını tüketecek.bunun önüne bu deneyle geçeceklerini düşünmekteydiler..
Tüm dinlerin yetkilileri bunun boşuna bir masraf olduğunu bunun mümkün olamayacağını , Bir evrenin asla ve asla bir yaradan olmadan  var edilemeyeceği görüşündeydi..
Türkiye son 10 yılda bilim alanında dünyanın lideri konumuna gelmişti. Türkiye'nin Çarpışmaya Ev sahipliğini yapmasının nedeni buydu.. Araştırmada 96 kişi görev yapmakta ve bunların 18 i Türk'dü. Yine Araştırmanın başındaki kişi Son 5 yılda alanında devrim niteliğinde yenilikler yapmış Fizikçi Bora Gençler'di..

Araştırma Laboratuvarının Zonguldak'da 2017 de atılan temellerle inşası 5 yıl sürmüş, tüm ekipmanın toplanması ile 2023 yılında temmuz ayında tüm ekip hazır halde gereken son izinlerin ve prosedürlerin onaylanmasını beklemekteydi. Laboratuvar Zonguldak'da bir uzay mekiği gibi duruyordu. Bu sırada ekip son hesaplamaları yapmakta ekibin bir kısmı da felaket senaryoları yazıp bunların nasıl def edilebileceğini tartışıyordu.
Oluşan evrenin boyutları o kadar küçük olacak ki Zonlab* in yalnızca 1 odası büyüklüğünde ve Hadron Çarpıştırıcısının tam merkezinde yer alacak..

Hadron çarpıştırıcısı bu defa Cern deki gibi inşa edilmedi. Çarpışma gerçekleştiğinde çarpışmanın gerçekleştiği alan tamamen yer çekimsiz, atmosfersiz 20 metre karelik silindir bir odaya açılacak ve evren tüm işleyişini bundan sonra kendi gerçekleştirecekti.bu çok korkutucu ve bir o kadar merak uyandırıcı bir gözlem..

Çarpışma için gereken prosedürler tüm ekibin toplanmasından 7 gün sonra tamamlandı..
Geri sayım başlamıştı. Son 5 gün..

Ekipler Büyük bir titizlikle son kontrollerini yapmaya başlamışlardı. Zonlab'a yakın tüm yerleşim birimleri boşaltılmaya devletin kendilerine tahsis ettiği konutlara yerleştirilmeye başladılar..
Artık tüm dünyanın gözü Türkiye'de oluşabilecek en ufak bir aksilik tüm insanlığı bir anda veya yavaş yavaş bir sona götürebilecek ciddiyetteydi.
Olabilecek kötü senaryolardan biride farklı kurallı bir evrenin ortaya çıkmasıydı .Bu nasıl olabilirdi?
Kendi çekimini üreten bir evren oluştuğunda Dünya'da 3. bir manyetik alan oluşabilir ve bunun sonucunda mevsimler kaybolabilir, dünyanın kendi evreninden ve saman yolundan kaynaklı eğiminde kaymalar meydana gelebilir ve buda bizim güneşe daha fazla yaklaşmamızı veya yörüngeden çıkıp güneş sistemimizi terketmemizi sağlayabilirdi. Bunun sonu hepimizin bildiği gibi Dünyanın Sonuydu. Neyse ki bu ellerindeki en kötü senaryoydu..
Bora Gençler'in Kafasında ise farklı bir Sorun vardı.. O deneyin gizli yapılmasını eğer deney başarılı olursa dünyada din kavramında büyük bir çöküntü olacağını ve insanlığın 500 yıl değil 250 yıl bile dayanamayacağını savundu.Fakat işgüzar bir takım bürokrasiler bunun Bora'nın dediği gibi olmasına pek fırsat vermedi.
Bora Gençler'in aileden gelen bir inanç bozukluğu olduğundan dolayı işin bu kısmı ilk başlarda hiç aklına bile gelmemişti. Bundan 2 ay önce geç bir saatte eve gelmişti. oğlunun yanına uzandı .. uyuyan oğlu babasının geldiğini hissettiğinde uyandı.. Boranın oğlu 7 yaşında adı Anıl, Karısı Kanserden 4 yıl önce vefat etmiş.. Oğluyla kısa bir konuşma yaptıktan sonra beraber uykuya koyulurken pencerenin camından gördüğü yıldızları göstererek " onları oraya sen mi koydun baba" demesiyle şimşekler çaktı beyninde.. Evet Onları o koymadı ama   Yapmaya çalıştığı şey aynısıydı.. O ana kadar hiç düşünmemişti. İnsanlar evren yaratabilirse ya bizim yaşadığımız evren ? kafası o kadar karışmıştı ki o an deneyin başarısız olmasını herkesden hatta o din adamlarından bile çok istiyordu.. "Onları oraya kim koydu sana sonra anlatıcam" dedi ve uyudular....

Zonlab:Zonguldak Laboratuvarı
Devam Edecek..

8 Ekim 2011 Cumartesi

Zaman Gaz-etesi

Gaza Geliyor-uz..(sunuz)
Zaman Gazetesi Yıllık Abonelik 216 tl..
Yanında isteyene 117 tl lik Sbs Sınavları hediye
Yanında 130 tl değerinde lys sınavları hediye
Yanında 78 tl değerinde yeni bahar gazetesi hediye
(Hediyelerden sanırım sadece 1 ini seçebiliyoruz)

Ayağınıza getirelim..

Bu şu demek oluyor aslında "Bizim bir fikrimiz var ve sizinde bu fikirde olmanız için her şeyi yaparız.."
Para mühim değil tabi destekçiler o biçim ki küçük bir hesaplamayla bunu rahatlıkla anlayabiliriz..

Bu gazete iyi bir fikirle okuyucuların ayağına kadar gitmekte fakat şöyle bir sıkıntı var apartmanda 1 tane abone olması yeterli.. bakıyorsunuz 1 aboneli bir apartmana 3-4 gazete bırakılmış ve okuyucu arttırma girişimlerine girilmiş.. e hal böyle olunca tirajıda yüksek göstermek mümkün.. kaç gazete basılmış ? kaç adet kalmış ?
Paranın 567. planda olduğunu görüyoruz ki 365 günü olan bir yılda 365:216-(hediye) = bir gazete fiyatı 45kuruşa denk geldiğini ve  1 abonesi olan apartmana 2-3 tane konulduğunda bu fiyatın 15-20 kuruş dolaylarında seyretmesi şaşkınlık yaratıyor..

Buradan anlıyoruz ki Zaman Gazetesi gazete satmak istemiyor , fikir aşılıyor..
Niye 216 tl gibi bir fiyat koyulmuş o halde ?

Bu fiyat Gazeteyi cazip hale getirebilmek adına. Kimse ücret ödemediği gazeteye, ücret ödediği gazete gibi bakmaz. Bu hayatın her alanında böyledir. Şuan çıksam Kızılaya elime birkaç Gazete tutuştururlar tkp ve benzeri partilerin fikir aşılama çabaları gibi.. Hangimiz canla başla okuduk onları ?

Günlük 15 kuruş..
Bilindiği üzere bu gazeteleri motorlu kuryeler veya arabalar dağıtmakta..
Bir kuryenin günlük sadece kendi yevmiyesini çıkarabilmesi için 250 adet gazete dağıtması gerekli.
bu Gazetenin baskı masrafları ,Gazete ekibi ,ulaşım giderleri , Gazetenin kendi ücreti , bedava verilen gazetelerin masrafları içinse bu rakam bunun nereden baksanız 10 katı olmalı.. Kurye başına günde 5000 gazete dağıtılmalı ki gazete kendini amorti etsin..Kar etmek için kaç gazete dağıtılması gerektiğini varın siz düşünün..

Gazetenin şahsımca stratejisi Şudur..
Bilinçaltını etkilemeyi hedefleyen mesajlara “subliminal” adı verilir.


subliminal mesaj göndermenin en sık kullanılan 3 yolu şöyle..


Dijital ses dosyalarında alt-üst frekanslara gizlenen işitsel yollar


Film veya Televizyon izlerken 25. kareye gizlenen görsel yollar( insan gözü saniyede 24 kare algılayabilir ama bilinçaltı bunları yakalar)


En son olarakta afişler ve yazılı basında logo,resim ve yazılara gizlenmiş yazılar, rakam ve şekiller..


Ortada para kazanmak gibi bir amaç yoksa yandaş kazanmak, kendi fikirlerini empoze etmek gibi bir eylem olduğu gerçeği önümüze çıkmaktadır. 
Ve işin acı tarafı subliminal yöntemle beynimize giren her şey sanki kendi fikrimiz gibi inanırız. Bizi neye inandırmaya çalıştıkları hakkında bir fikrimiz olmadığından bu bizim kendi fikrimiz gibi gelmektedir.


Zaman gazetesi bana her zaman Namaz 'ı hatırlatır ama bunun subliminal ile alakası var mıdır? bilemem :)


Bu blogumu Bu sabah fırından ekmek almaya giderken Zaman Gazetesi dağıtan bir kuryeden esinlendim. küçük bir hesap yaparak bu fikri varsaydım. aksini iddia eden olursa tartışmak isterim..
Not:Bu yazı kendi varsayımlarıma dayanmaktadır. Herhangi bir araştırmaya veya duyuma dayanmamaktadır. Gerçeklik payı şuan için bulunmamaktadır.





Kadına ve Çocuğa Görsel Şiddet

Benle aynı jenerasyon insanlar bilirler aslında bu görüntüyü..
İnternet kafelerin yeni yeni yaygınlaştığı dönemde Pornografik ve Şiddet unsurları içeren veya Morglardan kadavralardan görüntüler yayınlayan sitelere internet kafenin en son masasına gidip gizli gizli girer bakardık.. tabi o zamanlar böyle videolu stream yayın yapan siteler bulmakta imkansız zaten 56 k modemle 8 bilgisayar anca jpeg resim açardı ama biz göreceğimizi görürdük.. 

Akşamına eve gider pornografikse akılda kalanlarla malumunuz olur, Fakat şiddet içerikli kadavra ve morg görüntüleriyse hemde akşam evdekiler misafirliğe gitti ve evde durman gerekirse o duvarlardan çıkan kol bacak kabusumuz olurdu. Neyse ki yüksek teknoloji sayesinde internette bu tip uygulamaların önüne geçiliyor hiç olmazsa daha sağlıklı nesiller yetişecek umuduyla bakarken geleceğe.. Dün çocuklar 50 kuruşluk bir gazetenin Görsel şiddetine maruz kaldı. 
Neden ? İş güzar bir yayın editörü bazı gerçekleri gözler önüne seriyim bak olay ne kadar ciddi anlatıyım diye.. 

Alakası var mı ?

Koskoca bir gazetenin editörü fotoğrafı acaba hangi açıdan gördü ? 
1-Bakın erkek arkadaşlarım ne bok yediniz görün mü ?
2-Bak kadın fazla çemkirme sonun bu olur mu?
3-Bak çocuğum bu kadın kocasını terk etmiş seni de karın terk ederse böyle yap mı ?

Vermek istediği mesaj neydi ?

Hepimiz bilmiyor muyuz ? 
Dün acaba Gazete Kaç milyon adet satmış ? Veya gazete İnternet sayfası kaç tık almış ?
Böyle böyle bir haberimiz var çok ilgi çekici denerek ne kadar reklam alınmış gazeteye ?

Haber Satma(?) kaygısı ile yapılmış bu haberciliği  Ve çocukların bu denli para hırsı ile yok sayılmasını kınıyorum! 

Türkiyede habercilik ve Magazincilik karıştırılıyor..
Haber verilir Magazin Satılır. Haberi satmaya çalışırsak sonucumuz bu olur..

 

7 Ekim 2011 Cuma

Aldatıldınız mı ? Sakin olun..

Bir Ajanlık hikayesi..
İlişkilerde ajanlık ilişkiyi bitirici bir unsurdur.
Mükemmel ilişki yoktur boku kurcalarsanız içinde elbet sindirilmemiş bir besin maddesi bulursunuz. Bu bok sizin ilişkiniz sindirilmemiş besin maddesi ise sizin ilişkinizde olan küçük aldatmacalardır.
"Hayır bizim ilişkimizde yoktur"
bi siktirip gidebilirsiniz. Bahsettiğim şeyin skalası çok geniş olduğundan tırnak işareti içerisindeki cümleyi kuran arkadaşlar kesin 1 ile 12 aydır beraberlerdir..
Hikayemi yaşarken aslında daha sonra kendimdede hata olabileceğini düşünceğimi söyleseler çok da pollyana olduğumu söylerdim.. hatta tamamiyle haklıydım o zamanlar fikrimce fakat hikaye sonunda buna değinerek bitireceğim için sonuna kadar yorum yapmamalıyız..
Giriş..
Sıradan bir Aralık günü doğum günüme yaklaşık 8 gün varken sadece silüyet olarak arada karşımda beliren sonra kaybolan kız hiç aklımda yoktu.. ve o gün çıkıp gelmişti. (Replikleri filanda hatırlıyorum ama gereksiz)
bana 3,5 yıl takılalım dedi..(yani şuan öyle demiş gibi geliyor) Hikaye içerisinde bazı ayrıntılarda aydınlanacak ama bunu daha fazla içimde tutmamak için buraya yazmam gerekli. şuan evli olan eski kız arkadaşımla ilişkimiz küçük bir tökezleme evresinden geçiyordu ki bu yeni kız arkadaşım çıkmıştı karşıma 3 yıllık ilişki üzerine kuma gibi gelmişti ve o zamanki mevcut kız arkadaşıma bir şey çaktırmadan devam etmekteydim.. bir insanın 2 tane çok güzel kız arkadaşının olmasının nasıl bir kötülüğü olabilirdi ki ? (Eden bulur tabi) isim vermemek için mevcut kız arkadaşımdan "puma" sonradan dahil olandan da "kuma" diye bahsedicem.. Puma: mezun ,çalışan,  Aşırı evlenme taraftarı Kuma ise henüz öğrenciydi.. 2side aşk beraberliğiydi .. Puma: ciddiydi, kuma çok ilgili..
İlk 1 ay benim için tabi ki puma bambaşkaydı ilk göz ağrım sevgilim ,kuma ise küçük bir kaçamaktı.. arkadaşlarım bu durumdan rahatsız ve pumayı çok severlerdi. ve benim artık bir seçim yapmam ve tek eşli düzene dönmem gerekti..
Kumayı seçtim...
Harika zaman geçiriyordum.. aşk oydu.. ilk buluşmamızda sanki yıllardır tanıştığım birine gitmiştim.. ama şimdi o yıllarca unutmaya çalıştığım biri..
Kuma benim yaşadığım yerde üniversite öğrencisiydi ve aynı evde yaşıyorduk.. ailemle kaç kere birbirime girdiğimi hatırlamıyorum
-Burası otel mi oğlum?
-Git dün nerede kaldıysan orada kal!
-Neredesin 1 Haftadır!
ama 17 temmuzda ayrılık vakti gelmişti o memleketine ben olduğum yerde...(ilişkimizin 1,5 yılı)
Müzisyen olduğum için konserlerim programlarım derken mesafelerin getirdigi stresler 2. yılımıza girerken baş gösterdi.. Bana aşırı güvensizlikler , neredeydinler , kim vardılar.. ki artık konser arasında bile ara verdik demek için aramaya mesaj atmaya başlamıştım ve bu çok sıkıcıydı.. o güne kadar kimseye bakmayan ben arada şeytanın oyunlarından zar zor dönüyordum. ki dönemediğim de oldu.. Grubun internet sayfasına bir forum mesajı ile her şey ortaya çıktı.. e be kızım ne yazarsın foruma?
Affedildim..
3-4 kez daha tekrarladım ama daha profesyonelce.. bunu anlatmamdaki amaç kesinlikle övünmek değil aksine kendi hatalarımla kumanın hatalarını sadeleştirmektir..
Karşılıklı 2 ayda bir ziyaretler birbirimizin ailesiyle mutlu aile pozları ki ailesi mükemmel insanlardır hala görüşürüm..
2 ay olan ara 6 aya çıkınca 3. yılımızda kuma ve ben büyük kavgalar etmeye başlamıştık..
kendisi turizmci olan kuma iş nedeniyle gelmez ben o dönem şehir değiştirdiğimden program ve konser nedenleriyle gidemem kavgalar büyür büyür tekrar aşık olur barışırdık.. hatta bir ayrılığımızı msnden sadece ikonlar göndererek başarmıştık. bir smile tekrar barışmamıza yetmişti tabi..

"Şirket değiştiricem ben hayatım bu iş çok daha iyi ama bana destek ve cesaret vermen lazım"

İşte ilk başta hiç ama şüphelenmediğim cümle buydu..

"Seni değiştircem ben hayatım bu çocuk çok daha iyi ama bana onun daha iyi olduğunu biraz daha göstermen lazım" la aynı anlama geliyormuş sonradan alanında uzman bir arkadaşım bu şekilde çevirisini yapmıştı..

Artık kuma çok çalışıyor, telefonlarımı şirkette açmıyor , mesajlar nedense hep mesai sonunda iletiliyordu.
Telefonda sevgiliniz daha önce hiç adınızı söylemediyse ilk söylediğinde problem olduğunu anlarsınız!

Bende durumdan rahatsız olduğumdan pek tepki göstermezsem sanırım düzelir sanmıştım. -yanılmışım-

Ben Pumaya Kumayı anlatmıştım arkadaşım var yeni adı kuma onunlaydım uyuya kalmışım onda gibi pumayı benden soğutmak için ayrılma evresinde..




Flash back!!!
Aman Allah'ım bana Murtaza dan ilk bahsettiğinde ( Murtaza da o çocuğun takma adı)

anlamıştım artık... 
"ama ne kadardır ?" "Aldatılma statüsüne girdik mi acaba"
-Alo Kuma Kim Bu Murtaza!
-Ofisten..
-Başlatma ofisine ne anlatıyosun bana ?
-İşi bulan arkadaşım o! bana bağırma!
-ÇAt dıııtt dıııtt dııttt..

süre gelen 1 hafta barışma evresinden sonra hayatımlı süslü cümlelerin kesildiği bir günde aklıma bir fikir geldi..
hattımız ? X şirket..
e bu şirketin online fatura detay hizmeti var ?
Hatlar kimin üzerine ? Benim..
Gir şifreyi www.xşirket.com.tr kullanıcı girişi numara seçimi fatura detayı.. çat çat çat
bilmediğim bir numara x 30
benim numaram 1
yine başka bir numara x 40
benim numaraya atılmış 1 mesaj..
Beynimden aşağı inen basınç altında 400 santigrad dereceye kadar kaynamış su..
ilk 1 saat çok sakindim. Planlar yapıyordum ve bu numaraların aranma tarihleri 2 ay öncesine gidiyordu. 4 ay önceki faturaya giden bir diğer numaranın uzantısını da bulunca 4 ay önce bizim buluşmamızı öpüşmemizi hatırladım. yok artık diyordum kendime konduramıyordum ona ama arayınca işler değişti tabi. Bende aldattım ama ben one night stand de kalmıştım. kendimi haklı çıkarmak için hadi one night stand affedilir ama duygusallık işin içine girince hayır bu olamaz diyordum..
Aramaya karar verdim numaraları..
1. görüşmem torcan..(tabiki takma isim)
-Alo merhaba ben Şuyum Kuma yı nereden tanıyorsunuz ?
-Ben Torcan ......!
-A Torcan Kuma senden bahsederdi ya kusura bakma tanıyorum ben seni kusura bakma şüphelendim senden..(yavşakca)
-Abi.. O kız yaramaz sana ya biz 4 ay önce denedik ama olmadı ..
- ( Ne denilebilir ki burda ?) Arıyacam ben seni..

2. görüşmemi 30 dk sonra yaptım kumayı tüm bilgiler elime geçince arıyacaktım.
Ben-Alo
Murtaza-Alo (Yavşak bir ses benim numaramı bile biliyor pezevenk)
B-Kimsiniz?
M-Murtaza ben sende fırat olmalısın..
B-Kumayı nerden tanıyosun lan!
M-Sevgilim o benim
B-Bende Kocasıyım yavşak!
Konuşmalar uzadı biraz arıyorum kumayı dedi bende sen arama piç ben arıycam dedim ki ona ettiğim küfürlerin yalnızca bu piç kısmına üzülmüştüm gerçekten.. Murtaza'nın annesi ve babası bir trafik kazasında yaşamlarını yitirmişler ki ben bunu öğrendiğimde çok geçti ve insanın böyle bir acısının üzerine küfür ettiğim için çok moralim bozulmuştu.. bu olayı yaşadıktan sonra düşünerek küfür etmeye başladım ve küfürlerin tadı kaçtı.. bazen edicek küfür bulamıyor ve siktir git diyosun.. ardından şu düşünce ? ya siktirip gittiyse gibi..

Kumayı arama zamanı gelmişti ki Murtaza çoktan aramıştı meşgul çaldı.. sonra telefon kapandı bir daha açılmadı..
1 saat sonra konuştuğumda ise bizim zaten ayrıldığımızı iletti.. (ldhalşfaıfajfklafjalıfafaofjkafalkfjaıfalkfna şeklinde bağarışmalardan pek bir şey kalmadı aklımda ama ikimizde kişilik haklarımızı biraz zedelemiştik )

Aldatılınca insan;
İlk 5 dk da küçük bir kız çocuğu gibi ağlamak istiyor..
30 dk cinayet işleyebilir , aldatansan  karşındaysa sana insan muamelesi yapmayabilir..
1 saat e gelirken birden içinden kitap okumak ve filozoflaşasın gelir
2. saatte dünyanın en olgun insanı olmuşsundur ama gözünde bir damla yaşı herzaman akıyım mı ben diye senin en zayıf anını bekler..
2. gün intikamını alamadığını bunun altında kalmaman gerektigini düşünürsün
4. gün bir kaç girişim
4 haftada  senin için şarkılar yapılmıştır.. hangi sosyal medyada paylaşsam görür e geliyor durum..
2.ayda ilişkilerini taciz ediyor rahatsızlık veriyorsunuz
4. ayda bir twitter hesabına follow veya facebook hesabına pişkince bir dürtme göndere bilirsin, oda senle ilgili şarkılar paylaşıp özlendiğinizi hissettiriyor veya size öyle geliyor..
1. yılında ise arınmış, aldatıldığını unutmuş geriye sadece aşkın kalmış halde oluyorsun
1 yıldan sonra işler hiç düzelmiyor düzelsin bende çok hatalıydım diyorsun, konuşuyorsunuz soğuk soğuk ama en ufak bir pürüzde aldatılma hissi ben buradayım diyor.. mangalda kül bırakmıyorsunuz..
Eğer hala seviyorsanız karşınıza çıkan çiçekci kız da ona benziyor marketteki kasiyer de ..

Bu olaylardan sonra 2 medeni insan gibi 3 kere buluşup neler yaptığımızı da konuştuk.. insanın ilişkisinde bir sona gelindiyse bu yalnız ve yalnız ihmalden kaynaklanmaktadır.. kadınların biz gibi düşündüğünü sanmıyorum   biz sevince sevilmek istiyoruz fakat kadınlar sevilince sevmek istiyor.. bu kadınların bize ne kadar ekmek o kadar köfte deme şeklidir belkide..

Ona bir şey olsa da biz kurtarsak..

Hoş geldiniz kanat mı veriyorum ?
Baharat reyonu ve kasap reyonu yan yanaydı markette marketin bir stratejisi gibi gözükse de aslında gerekli olanda o. Alırsın kasaptan ne alacaksan o baharatların yanından geçerken aa kekik de alıyım , dur biraz nane ama taze yaprak , bazıları yeni bahar da sever ben hoşlanmam.. tabi bu kadarından yemek yapmayı bildiğimi anlamışsınızdır ama konumuz o değil şuan.. ne yemek , nede baharat..
Çok alakasız yerlerde bir bıyıklı amca sana öyle bir şey derki. Aslında mesleği gereği.. Ve siz evet der beklerken yaklaşık 4 dk hazırlanma süresinde.. parlamalar o anda çıkar beyinde.. Amcamızın dediği kanatla tavukta uçamıyordu ama sen birden uçtun kaçtın ki kanatları takmıyorsun tabi erkeksin ya kanat kelimesinden aldığın tek ilham uçmak olur bizce . kanatlı bir erkeği kim sever ki? kanat dediğin kadını çağrıştırır..etti mi sana 2 ilham? uçmak , kadın...  uçmak = mutluluk kadın=sevgili toplarız bunları seni mutlu eden sevgili elde ettik.. e seni mutlu eden sevgilide kesin eski sevgilidir. ve uça biliyorsundur şuan hadi çık şimdi marketten kapıdan çıkınca hop uç git yanına.. aksiyon başlasın.. söyleriz ya arada bu şarkıyı süpermen olmak lazım bazen? Allah aşkına kim istemedi şuana kadar özel bir gücüm olmasın ? hangimiz bakmadı bardağa acaba kımıldar mı diye ? veya yemekte kaşığı bükmeye çalışırken yakalanınca dalmışım demedik mi ? ama bizim evdeki kaşıklar hep kalındı dimi?
Kafamız gibi olabilir mi ?
Evet evet benim kafam gibi kalındı annemin aldığı çatal bıçak setlerindeki her şey.. hiç bükemedim ama o kafamla birçok şeyi kırdım...
Sonra ne oldu ? hep bir aksiyon aradım siz gibi.. ona bir şey olsa da gidip ben kurtarabilsem sadece..
-"Buyurun Siparişiniz".
- Kekikle nanede alcaktım ben..nane taze yaprak..